Psikiyatrist insan denen biyopsikososyal varlığın ruhsal kaynaklı sorunlarıyla baş etmede tıbbi kurum olarak yetkili bulunan psikiyatri bilim dalı her türlü tedavinin (ilaç tedavisi ve psikoterapi) yanı sıra insanı anlamaya odaklanmıştırr.
Psikiyatri sadece pozitif ruh sağlığını sağlamaya yönelik bir tıp dalı değil, psikolojinin uygulamalı bir disiplini olarak insanı anlama sanatıdır. Bunun yanından felsefe, sosyoloji ve sanat gibi başka alanlarla da yakın ilişki içindedir. Psikiyatrinin görevi hiçbir zaman kişinin kaç gram ya da kaç santim kaygılı, kederli, sinirli, uyumsuz vs. olduğunu ölçmek, eksikliği ya da fazlalığı ilaçla düzeltmek gibi algılanmamalıdır. Psikiyatri ve günümüz psikiyatristi, insanı her şeyin üzerinde tutan, onun bütünlüğüne, değer ve yargılarına, anlamlarına saygılı, yasalar çerçevesinde tedavide yetkili tek kurum ve görevli olarak belirlenmiş ruh sağlığı profesyonelleridir
Bir sanat ve zanaat olan tıp mesleği içinde psikiyatri, modern psikiyatri anlamında 18. yüzyılın sonlarında, lanetlenmiş olarak nitelendirilip, zincire vurulan akıl hastalarının zincirlerinden kurtulmalarıyla doğmuştur. Bu bakımdan Fransız psikiyatrist Pinel’ i psikiyatrinin atası olarak kabul edebiliriz.
Diğerini anlama ve nihayetinde ötekini değiştirme çabası, psikiyatrideki hasta-hekim ilişkisinin tanı ve tedavideki temel noktasıdır. İnsana yönelik bilgiler ve onu anlamaya yönelik tüm teoriler, psikiyatride tek doğru olarak değil, yol gösteren eksik doğrular olarak kabul edilir. Çünkü insan eşsiz, kendine özgü, kopyalanamaz ve taklit edilemez bir varlıktır. Psikiyatri ve psikiyatrist bu bağlamda özneye odaklanır, onun duygu ve davranışlarına empati ile yaklaşır ve hiçbir zaman nesnellik kaygısı gütmez.
Psikiyatride tanıları belirgin sınırlarla ayırt etmek, psikiyatristler arasında ortak bir dil sağlamak için Amerika’ da DSM, Avrupa’ da ise ICD tanımlama ve sınıflamaları yapılmış olup yaygın olarak kullanılan dizgelerdir. İyi bir psikiyatrist bu sınıflandırmaları bilir, kullanır, fakat psikiyatrinin mekanik bir bilim dalı olmadığı bilinciyle her hastayı kendi gerçekliği, anlam dünyası ve kişisel özellikleri çerçevesinde tek ve eşsiz olarak görür ve değerlendirir.
Psikiyatride tanı koyma ve tüm psikiyatrik uygulamaların temelinde hasta ile yapılan görüşmeler yer alır. Psikiyatrik muayenede hastanın düşünce, duygu ve davranışları sistematik biçimde gözlenerek değerlendirilir.
Tanı, gereğinde psikopatolojinin şiddetini ve örüntüsünü ortaya çıkarma amaçlı psikiyatrik ölçeklerle desteklenir. Kan laboratuvar incelemeleri, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntülemesi (MR), elektroensefalografi (EEG) gibi beyin incelemeleri psikiyatrik bozuklukların (ruhsal bozuklukların) biyolojik belirleyicilerini ortaya koymak açısından gereğinde kullanılabilir.