Agorafobi, yalnız başına kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan, kalabalık yerlere girmekten duyulan korkular ve bu yerlerden kaçınma davranışı agorafobi sayılmaktadır. Bu korku bireyin bir yerde kurtulamayacakmış gibi tıkanıp kalması, çıkamaması ya da yardımsız, çaresiz kalma, bu yüzden ileri derecede utanılacak duruma girmekten ya da panik nöbet gelmesinden korkusudur. Hastaların bir kısmı daha önce geçirmiş olduğu bir panik nöbeti tekrar yaşama korkusu yüzünden yalnız başına sokağa çıkamamakta, kalabalığa girememekte, otobüse binememektedir.
Agorafobinin hemen hemen her zaman panik bozukluğu olan hastalarda bir komplikasyon olarak oluştuğuna inanır. Bu da kaçmanın zor olacağı toplumsal alanlarda panik atak geçirileceği korkusunun agorafobiye neden olduğu düşüncesidir. Agorafobi sıklıkla panik bozukluğu ile bir arada olmasına rağmen DSM-5 agorafobiyi ayrı bir durum olarak sınıflandırır.
TARİHÇE
Agorafobi terimi, 1871’de toplumsal yerlere yalnız başına girmeye korkan hastaların durumlarını tanımlamak için kullanılmıştır. Terim, Yunanca agora ve phobos kelimelerinden türetilmiş olup Pazar yeri korkusu anlamına gelmektedir.
EPİDEMİYOLOJİ
Agorafobinin yaşam boyu yaygınlığı biraz tartışmalıdır, çalışmalara bağlı olarak %2-6 arasında değişir. DSM-5 ‘e göre 65 yaş üzeri kişilerde agorafobi yaygınlık oranı %0.4’tür. Kadınlarda erkeklerden daha çok görülür.
Pek çok olguda, agorafobi başlangıcı travmatik bir olayı izler.
TANI VE KLİNİK ÖZELLİKLER
DSM-5 agorafobi için tanı ölçütleri:
- Şu beş durumdan en az ikisi ya da daha fazlasında belirgin korku ya da kaygı duyma şartını içerir.
- Toplu taşıma araçlarında bulunma (ör; otobüsler, trenler, otomobiller, uçaklar)
- Açık yerlerde bulunma (ör; parklar, alışveriş merkezleri, otoparklar)
- Kapalı yerlerde bulunma (ör; mağazalar, asansörler, tiyatrolar)
- Sırada bekleme ya da kalabalık yerde bulunma
- Tek başına evin dışında bulunma.
- Kişi kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da yetersizleştiren ya da utanç veren (örn. Yaşlılarda düşme korkusu; altına kaçırma korkusu) diğer belirtilerin olması durumunda yardım alamayabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da kaçınır.
- Agorafobi kaynağı durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.
- Agorafobi kaynağı durumlardan etkin bir biçimde kaçınılır, bir eşlikçiye gereksinilir ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.
- Duyulan korku ya da kaygı, agorafobi kaynağı durumların yarattığı gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
- Korku, kaygı ya da kaçınma, sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
AYIRICI TANI
Agorafobinin ayırıcı tanısı, kaygı ve depresyona neden olabilen tüm tıbbi bozuklukları içerir. Psikiyatrik ayırıcı tanılar, majör depresif bozukluk, şizofreni, paronoid kişilik bozukluğu, çekingen kişilik bozukluğu ve bağımlı kişilik bozukluğunu içerir.
GİDİŞ VE PROGNOZ
Pek çok agorafobi olgusunun panik bozukluğu sebebiyle oluştuğu düşünülür. Panik bozukluğu tedavi edildiğinde agorafobi de genellikle zamanla iyileşir. Agorafobinin hızlı ve tam iyileşmesi için, bazen davranışçı terapi gerekir. Panik bozukluğu öyküsü olmaksızın agorafobi, genellikle kısıtlayıcı ve kroniktir. Depresif bozukluk ve alkol bağımlılığı hastalık gidişatını genellikle komplike hale getirmektedir.
TEDAVİ
Farmokoterapi
Benzodiazepinler; Paniğe karşı en hızla etki eden ilaçlardır. Bazı hastalar, bunları fobik uyaranla karşılaşınca yani gerektikçe kullanırlar. Alprazolam ve lorazepam en sık reçete edilen benzodiazepinlerdir. Klonazepamın da etkili olduğu gösterilmiştir. En sık yan etkileri ; hafif derecede baş dönmesi ve sedasyondur. Alkol ve madde kullanımı öyküsü var ise benzodiazepinlerden kaçınılmalıdır.
SSRI; SSRI’ların agorafobi dahil pek çok kaygı türlerinde yinelemeyi azalttığı ya da engellediği gösterilmiştir. Etkin dozları genellikle depresyon tedavisiyle aynıdır. Başlıca üstünlükleri aşırı dozlarda güvenlik profillerinin ve yan etkilerine toleransın daha iyi olmasıdır. Çoğu SSRI’ların ortak yan etkileri uyku bozukluğu, uyuşukluk, sersemlik, bulantı ve ishaldir.
Trisiklik ve Tetrasiklik ilaçlar; İlk tercih edilen ilaçlar SSRI olmasına rağmen, trisiklik ilaçlardan olan klomipramin ve imipramin bu bozuklukların tedavisinde en etkili ilaçlardır. Aşırı uyarılmadan (jitterines sendromu) kaçınmak için dozların yavaşça yükseltilerek titre edilmesi gerekir ve tam klinik yarar için tam dozlar gerekir ve bu dozlara 8-12 haftaya kadar ulaşılamayabilir.
PSİKOTERAPİ
Destekleyici Psikoterapi
Destekleyici psikoterapi , uyumlu başa çıkmanın desteklenmesi için psikodinamik kavramların ve terapötik işbirliğinin kullanımını kapsar. Uyumlu savunmalar cesaretlendirilmeli, güçlendirilmeli ve uyumsuz olanlar vazgeçirilmelidir. Terapist gerçeğin değerlendirilmesine destek verir ve davranışla ilgili önerilerde bulabilir.
Bilişsel Terapi
Uyumsuz davranışlar, kişilerin kendilerini ve diğer kişilerin onları nasıl algıladıklarına ilişkin bozukluğa bağlı öncül düşüncelere dayanır. Tedavi kısa süreli ve etkileşimlidir. Seanslar arasında yapılmak üzere , bozuk varsayım ve bilişleri düzeltmeye odaklı ev ödevleri ve görevler verilir.
Kaynakça:
- KAPLAN&SADOCK PSİKİYATRİ DAVRANIŞ BİLİMLERİ/KLİNİK PSİKİYATRİ 2016
- Prof Dr.M. Orhan ÖZTÜRK, Prof. Dr. N.Aylin Uluşahin / Ruh sağlığı ve Bozuklukları 2016
Sunum Dosyası:
Agorafobi-MuCiYOR