Psikiyatri nedir sorusuna ilk olarak yönelmek istedim. Psikiyatrik bozuklukların nedenlerinin araştırıldığı çalışmaların çoğu. Bu bozukluklarda hem biyolojik hem de psikososyal etkenlerin önemine dikkat çekmektedir. Benzer biçimde, psikiyatrik bozuklukların gidiş/ ilerleyiş özellikleri de, biyolojik ve psikososyal etkenlerle yakından ilişkilidir.
Psikiyatri alanı; bireyin biyolojik (genetik, konjenital, kazanılmış vb) yatkınlıklarını, içinde yetiştiği ve/veya bulunduğu psikolojik iklimi. (Önemli diğerlerinin sağladığı/neden olduğu incinmeler, zorlanmalar; meslek yaşamında veya evlilikte yaşanan güçlükler vb). Ve toplumsal-kültürel özelliklerin bireye etkilerini. (Etnik köken, cinsel yönelim ve özürlülük gibi durumlara toplumun bakışı/damgalanma vb). Birlikte/bütünlükçü bir bakış açısı ile ele almaktadır. Psikiyatri, tanı koyma ve tedavi süreçlerinde bu üç kavramsal çerçevenin de dikkate alındığı bir tıp disiplinidir.
Psikiyatristler, çoğu zaman ve çoğu kişi tarafından bireyi biyolojik bir makine gibi ele alan, insan yanı yani duyguları, düşünceleri, planları ile ilgilenmeyen ruh sağlığı profesyonelleri olarak tanıtılmaktadır. Ve bu bakış açısının bir sonucu olarak psikiyatristler ilaç yazmaktan öteye geçemeyen bir reçete katibi olarak akıllara kazınmıştır.
Birincisi, her psikiyatrik bozukluğun sadece psikososyal (psikoterapi, psikoeğitim, aile girişimleri vb) girişimlerle yatışmayacağı akılda tutulmalıdır. Örneğin, bipolar affektif bozukluk, şizofreni, bazı depresyon ve kaygı (anksiyete) bozuklukları, organik beyin sendromları, demans gibi çeşitli psikiyatrik bozuklukların. Ve kendine ve/veya bir başkasına zarar verme riski olan bireylerin tedavilerinin ilaçsız olarak yürütülmesi kesinlike uygun değildir. Ayrıca, psikososyal girişimlerle neredeyse tam iyilik hali sağlanabilecek durumlarda bile, tam iyilik hali sağlanabilecek süre uzunsa, bireyin yaşam kalitesi düzeyini bu süre boyunca yükseltmemenin akılcı bir gerekçesi yoktur. Çalışmalar, birçok psikiyatrik bozuklukta biyolojik tedaviler ile birlikte uygulanan psikososyal girişimlerin tedavi başarısını olumlu yönde ve önemli düzeyde etkilediğini göstermiştir.
İkincisi, psikiyatristlere sadece ilaçla tedavi yöntemlerini öğrendikleri bir uzmanlık eğitimi verilmemektedir. Psikiyatristler uzmanlık eğitimi boyunca ve eğitim sonrasında da psikososyal girişimleri öğrenmektedir. Çok sayıda psikiyatrist, çeşitli psikoterapi eğitimlerinden geçerek, ilaç tedavisi yanında bireylere nasıl yardımcı olabileceklerine dair psikoterapötik görgü ve deneyimlerini artırmaktadırlar.
Erişkin psikiyatri 18 yaş üstünü kapsarken çocuk-ergen psikiyatri 18 yaş altını kapsamaktır.
Erişkin psikiyatrinin teşhis ve tedavi ettiği hastalıklar:
Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk, şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, panik atak, kaygı bozuklukları, manik-depresif bozukluk, psikoz, sosyal fobi, diğer fobiler, obsesif kompülsif bozukluk (OKB), uyku ve uyku bozuklukları, bağımlılık şeklindedir.
Çocuk-ergen psikiyatrinin teşhis ve tedavi ettiği hastalıklar ise:
Otizm, disleksi, akran zorbalığı, down sendromu, okul olgunluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, tik bozukluğu, öğrenme güçlüğü, kaygı bozukluğu, çocukluk depresyonu, yeme bozukluğu, bipolar bozukluk, karşı gelme bozukluğu, bağımlılıklar şeklindedir.